Netcad World

Netcad Yazılımları Kamuda Fark Yaratıyor

1-) Kamu Bilişim ve İletişim Teknolojileri alanında Netcad ne gibi hizmetler sunmaktadır?

Kamu çoğunlukla planlar, kısmen uygular, büyük oranda uygulamayı özel sektöre yaptırır. Netcad hem planlama, hem tasarım hem de uygulama alanlarında kullanıclarının işlerini daha kolay, daha hızlı ve daha doğru yapmalarına imkan veren çözümler üretmiş, iş yapanların eli ayağı olmuş ve bugün de bu özelliğini hala büyük başarıyla koruyor. Nasıl mı olmuş? kısaca bu başarı öyküsüne değinmekte yarar var.

1980 li yıllar. Plancılar planlarını, haritacılar haritalarını, inşaat mühendisleri yollarını, barajlarını, köprülerini yapmak için yoğun emek ve zaman harcıyorlar. Çizimler elle, rapido kalemleri ile yapılıyor, hesaplamalarda hesap makineleri çok önemli bir araç.

Derken, 1989 yılında biri Harita Mühendisi, diğeri Elektrik ve Elektronik Mühendisi iki kardeş Netcad Yazılım firmasını kuruyorlar.

Netcad’in bu yıllarda yoğun emek ve zaman gerektiren mühendislik hesap ve çizim işlerini bilgisayar ortamında yapabilmesi ve kullanıcılarına bu imkanı vermesi adeta devrim niteliğinde olmuş.

İlk uygulamaları Harita sektörüne yönelik iş ve işlemlerin bilgisayar ortamında çok daha kolay ve hızlı yapılmasını sağlamak olmuş. Günler haftalar süren çizim ve hesap işleri bir saat içerisinde yapılabilir olmuş.

Özel sektör bunu görünce işlerinin çok daha kolay, hızlı ve doğru olacağını görmüş ve Netcad’i desteklemiş. Birkaç yıl içinde Netcad haritadan mekânsal planlamaya, altyapıdan üst yapıya, madenden inşaata, yollardan havzalara, barajlara, kent bilgi sistemlerinden afet yönetim sistemlerine, arazi toplulaştırmadan kamulaştırmaya kadar birçok alanda çözümler üretmiş.

Netcad, milli bir ürün olarak doğmuş, zira tüm tasarım ve geliştirmesini kendi yaptı, ürünlerin fikir hakları kendisine ait. Netcad milliğini bugün de koruyor.

Netcad, yerli bir ürün olarak doğmuş, çünkü tüm üretimini yurtiçinde gerçekleştirmiş. Netcad bugün de yerliliğini koruyor.

Bu sene 30. Yaşını kutlayan Netcad Türk mühendislerinin yaptığı başarılı çalışmalarıyla İlk 500 Bilişim Firması Araştırmasının Coğrafi Bilgi Sistemi lideri olma özelliğini de taşıyor.

2-) Bu alanda Netcad olarak kamu kurumlarıyla hangi ürünleriniz üzerinden ne gibi çalışmalarınız oldu?

Netcad’in Kamu Kurum, Kuruluşları ve Belediyelerde ciddi bir kullanıcı kitlesi var. Öyle ki bugün ülkemizin 81 ilinde harita ile ilgili iş yapan tüm taşra teşkilatında Netcad kullanılıyor. Peki bu kurumlar Netcad ile neler yapıyor? Hızlıca örnek vermek gerekirse Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tüm kadastro yapım ve kontrol işlerinde; Bakanlıklardaki ve Belediyelerdeki şehir plancıları imar planlama işlerinde, kamulaştırma işlerinde; Karayolları Genel Müdürlüğü yol projelerinde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü baraj projelerinde, Tarım ve Bakanlığı tarım alanları ve mera yönetiminde Netcad yazılımları kullanır.  Ayrıca Ülkemizde üretilen halihazır haritaların çoğu yine Netcad ile yapılıyor.

Ama Netcad sadece veri üretimine yönelik çözümler sunmuyor; aynı zamanda kurumlarımızın hızlı, etkin ve etkili karar almalarını destekleyen, veriyi yöneten çözümler de sunuyor.

Ülkemizin Ulusal düzeyde yürütülen büyük projelerinde Netcad yüklenici durumunda. Bunlara Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Türkiye’nin 146 büyük projesi içerisine giren TUES ile 100 günlük eylem planında yer alan TUCBS projelerini örnek verebiliriz. Bunlar bizim için çok değerli ve gurur duyduğumuz referanslar.

Ancak, sektörümüzde lider olmanın ve bu kadar yaygın kullanılmanın bize bazı sorumluluklar yüklediğine inanıyoruz. Değişen ve gelişen teknolojik trendleri, kendi sektörümüze kazandırmayı, kullanıcılarımıza daha hızlı, etkin, güvenli, inovatif çözümler sunmayı; bu konularda çalışan insan yetiştirmeyi kendimize misyon edindik. Bu doğrultuda, yükselen teknolojik trendleri analiz etmek ve sektörümüzde uygulamak adına yeni bir oluşum başlattık: Netcad Dijital Evren (Netcad Digital Universe). Bu oluşum, coğrafi bilgi sistemleri, haritacılık, mühendislik uygulamalarını yeni boyutlara taşımayı hedefleyen bir Ar-Ge Merkezi konumunda. Bu oluşumda akademisyenlerimizin bilgi ve tecrübeleri ile gençlerimizin enerjisini ve dinamizmini bütünleştirerek, ürün ailemizi yeni nesil teknolojiler ile geliştirmek;  yeni alanlara yatırım yapmak ve sektörümüze tutkulu insan gücü kazandırmak istiyoruz.

3-) Kamu-özel sektör işbirliğinin önemine kısaca değinir misiniz ?

Kamu ve özel sektörün birlikte çalışmasını bir kuşa benzetiyorum. Kuşun iki kanadı var; birisi kamu, diğeri özel sektör. Kanatlar birlikte ve senkronize bir şekilde hareket ederse kuş uçabilir ve hedefine ulaşabilir. Kamu ve özel sektör birlikte hareket ederek, ülkemizin refah düzeyini artırma hedefine odaklanmalı. Kamu, özel sektörün gelişmesini ve ihracatını desteklemeli; özel sektör ise uluslararası standartlarda, kaliteli ürün ve hizmet sağlamalı, yüksek teknoloji ürünlerinin ülkemizde geliştirilmesine yatırım yapmalı. Yazılım, girdisi insan gücü olan, katma değeri yüksek bir sektör ve yazılım ürünleri, yüksek teknoloji ürünü olarak sayılıyor. Ülkemizde yazılım sektörünün gelişmesi ve böylece bilişimin gayri safi milli hasıla içerisindeki payının artması, ülkemiz ekonomisi ve refah düzeyi adına hiç şüphesiz büyük bir kazanım olacaktır. Bu kapsamda elbette sorumluluklarımız çift taraflı.

  • Devletimiz bu vizyonu benimseyerek bazı politikalar ortaya koymakta. Örneğin, yazılım, bir sanayi ürünü olarak belirlendi. Böylece kamunun bazı desteklerinden faydalanabilir hale geldi. Yerlileştirme Yürütme Kurulu oluşturuldu ve ülkemizin yerlileşmesi kritik görülen odak sektörleri belirlendi. Bu sektörler arasında, gıda, ilaç, elektronik vb sektörlere ilaveten, tüm bu sektörleri yatay kesen yazılım sektörü de yerini aldı. Devletin bu konudaki vizyonuna ve bu yöndeki olumlu çalışmalara rağmen sektörü olumsuz etkileyen bazı uygulamalar olmakta. Örneğin, bazı kurumlarımızın kendi ihtiyaçlarına yönelik yazılım işlerini kendilerinin yapma gayreti içerisine girdiklerini gözlemliyoruz. Bu durum, bir tasarruf olarak niteleniyor. Bu konuya katılmadığımı belirtmek isterim. Kamunun iş yapandan çok; politika belirleyen, işi yaptıran, kontrol eden, denetleyen olması gerektiğine inanıyorum. Devletimizin yazılım sektörünü geliştirme ve yazılım alanında ihracatı artırma vizyonuna uyumlu olarak, yazılım firmaları ile beraber iş yapma kültüründen hiç taviz verilmemesi ve kamunun, yazılım sektöründe rakip konumda olmaması gerektiğine inanıyorum. Aksi halde gelişen teknolojiye hep ayak uyduran ama hiç teknoloji geliştiremeyen bir konuma geçeriz. Kamu kendi yazılımını kendisi geliştirirse, HİZMET üretmiş olur, ÜRÜN üretmiş olmaz, ürünleşse bile ticari değeri olamaz. Oysa ki, hizmetten çok ÜRÜN oluşturmaya önem verilmeli ki ihracat potansiyeli oluşsun, ekonomimize katkısı artsın. Dünyada gelişmiş ülkelerde ve dijital dönüşüm süreçlerinde örnek gösterilen ülkelerde de benimsenen politikalar bu yöndedir.
  • Elbette özel sektörün daha fazla emek vermesi gereken hususlar da var. Nitelikli insan gücüne yatırım yapılması en başta gelen konu. Genç ve tutkulu beyinlerimizi ülkemizde üretime teşvik edecek cazibede iş olanakları yaratmalıyız. Tüm firmaların, insan gücünü yetiştirmeye, geliştirmeye önem vermesi gerekiyor. “Benim firmamda çalışmayacaksa boşuna yatırım yapmış olurum” bakış açısı yerine, “yetiştirdiğimiz her kişi ekosistemimizin gelişmesine katkıdır” bakış açısına geçmemiz lazım. İlaveten, yerli sanayimizin gelişmesi önemli; ancak sadece yerlilik yetmez, yerli ürünlerimizin kalitesinin artmasına büyük ihtiyaç var. Bu aralar, “Google Nasıl Yönetiliyor” kitabını okuyorum. Bir yazılımın başarısında iki unsurun önemi vurgulanıyor; birincisi kalite, ikincisi yaygınlık. Kalite olmadan yaygınlık olmaz. Netcad olarak, uluslararası standartlarda yazılım geliştirmeyi, dünyada kabul görmüş en yeni teknolojik süreçleri uygulamayı benimsemiş bir firma olarak, bu kadar yaygın olmamız tesadüf değil. Ancak sektörümüzün kalite çıtasının yükselmesi ve üretilen ürünlerin ve hizmetlerin sadece para kazanma odaklı olmaması, aynı zamanda ihtiyacı gören işlevsellikte olması, sürdürülebilir olması daha önemli addedilmeli. “En düşük fiyatı veren işi alır” kuralı kalite gerektirmiyor! Bu kuralı değiştirmemiz lazım.  

Burada sadece kamu ve özel sektörü ele aldık; ama bu iki sektörün de temel unsuru, yetişmiş ve nitelikli insan kaynağıdır. Bu sebeple üniversitelerimizi ve meslek yüksek okullarımızı da çembere dahil etmek lazım.

Tüm taraflar en etkin şekilde üzerine düşeni yaparsa, ülkemizin refah düzeyini artırma hedefine uçacağımız görünen gerçek!

4-) Bilgi ve İletişim Teknolojileri alanında kamusal bağlamda Türkiye’nin geçirdiği değişim ve dönüşümden bahseder misiniz ?

Kurumlar gelişen teknolojiyi ilgiyle izliyor. Önceliklerinde süreç otomasyonu, verilerin elektronik ortama taşınması, envanter yönetimi gibi temel konular var. Kamu kurumları, yönetsel ve işlevsel faaliyetlerini entegre bilgi sistemi mantığı ile otomasyona tabi tutmayı, ürettikleri veya sahip oldukları bilginin süratle erişilebilir, paylaşılabilir, değerlendirilebilir ve karar üretilebilir hale dönüştürülmesini stratejik ve ekonomik açıdan gerekli görüyor. Kurumlarımızın önemli oranda bilgi sistemlerine yatırım yapmakta olduğunu söyleyebiliriz.

Bir bilgi sistemini bütünüyle ele alacak olursak, yazılım, donanım yatırımları buzdağının görünen yüzüdür. Buzdağının altında, yetişmiş insan kaynağımız olmalı; güncel ve sürekli akan veri kaynağımız olmalı; elektronik ortama geçmeye hazır süreçlerimiz olmalı, yazılım öyle güçlü bir araç ki, bazı süreçleri ortadan kaldırıyor, iş yapış şeklimizi etkiliyor, süreçlerimiz uyarlanmış olmalı; bu otomasyona uyumlu yasal mevzuatımız olmalı... Kurumlarımızda buzdağının üstündeki konularda yapılan yatırımların, buzdağının altındaki konularla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Muhakkak ki, bir sisteme yatırım yapmaktan daha karlısı, sürdürülebilir bir sisteme yatırım yapmak. Kurulan sistemlerin nasıl yaşatılacağı, sistemlerin üretilen veri ile sürekli beslenerek güncelliklerini korumaları, bir yazılımın kullanılmaya başlandıktan sonra değişen ve gelişen ihtiyaçlara nasıl uyum sağlayacağı, sürekli eğitim ile nasıl destekleneceği gibi hususlar gündemimizde üst sıralarda olmayı hak ediyor.

Öte yandan kapıda tüm dünyayı derinden etkileyen ve ilerleyen günlerde etkilemesi beklenen teknolojik gelişmeler var. Gündemde, akıllı şehirler, endüstri 4.0, siber güvenlik, 5G gibi önemli konular var. Kurumlarımız bu konularda çalışmalara başladı. Akıllı şehirler konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere, aktif çalışan belediyelerimiz var. Biz de Netcad olarak, akıllı şehirler konusunda örnek uygulamalar geliştiriyoruz. Akıllı şehirler, Endüstri 4.0 devriminin bir bileşeni olan “Nesnelerin interneti” ile de yakından ilgili. Artık şehirlerimizi sensörlerle izleyerek, daha dinamik kararlar alabileceğiz. Önümüzdeki günlerde kurumların bu konudaki yatırımlarının görünür hale geleceği bir gerçek.

Kamu kurumlarını ilgilendiren en önemli konulardan birisi de siber güvenlik konusu. Önümüzdeki dönem bu konuya verilen önemin artacağını ve yatırımların çoğalacağını öngörebiliriz.  Zaten son birkaç yıldır hükümet düzeyinde bu konunun ele alındığını ve önemli bir gündem olarak üzerinde çalışıldığını görüyoruz.

Endüstri 4.0 ve beraberinde gelişen robotik sistemlerin üretimde etkin kullanılması ile istihdamın azalacağı kaygısı var. Ancak üçüncü sanayi devriminde otomotivde otomasyon artarken işsizliğin artmadığını, hatta yeni iş imkanlarının doğduğunu görüyoruz. Dördüncü sanayi devriminde de sensör teknolojisi, internet ağları, yeni nesil bilgisayar ve donanımların, farklı nitelikte yeni istihdam fırsatları doğuracağını öngörmemiz yanlış olmayacaktır.

Endüstri 4.0 sürecinde en büyük görevlerden biri kamuya düşüyor. Böylesine büyük dönüşümlerin devlet desteğiyle gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor. Farklı ülkelerde hükümetler gerek yaptıkları yatırımlar gerekse üniversiteler, endüstri temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşları ile yaptıkları iş birlikleri sayesinde Endüstri 4.0 stratejilerinin ve süreçlerinin gelişimini hızlandırıyor. Belirlenen stratejilerin başta mesleki ve teknik eğitim olmak üzere kamunun çeşitli noktalarına entegre edilmesi kamuya düşen sorumlulukların başında geliyor. Özellikle Ar-Ge çalışmalarına yoğun destek içeren stratejilerin belirlenmesi ve altyapı desteği de Endüstri 4.0 dönüşümünde hükümetlerin üstlenmesi gereken bir sorumluluk olarak vurgulanıyor.